Sadece bir gün değil, her gün hayatta yeri ve değeri olan kadınlar, birçok alandan ilerlemeye ve tüm engellere rağmen geleceğe ışık saçmaya devam ediyorlar. Cinsiyetçiliğe karşı kazanılmış bir zafer birçok kadının güçlü sesiyle oluşmuştur. Çünkü kadınlar birlikte güçlüdür.
Afife Jale, müslüman kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu bir zamanda sahneye çıkan ilk Türk kadın oyuncudur. Kasım 1918’de Darülbedayi Tiyatro kursunun sınavına girerek kabul edilen beş kadından biri olmuştur. 13 Nisan 1919 yılında ilk gösterimi yapılacak olan Hüseyin Suat'ın Yamalar adlı oyununda Eliza Binemeciyan'ın Paris'e gitmesiyle onun yerine, Jale takma adı ile sahneye çıkarak ilk Türk Müslüman kadın oyuncu olarak tarihe adını yazdırmıştır. Yasaklara meydan okumasıyla ve “Beni acıyarak değil, düşünerek, severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben varım!” diye haykıran, toplum hayatında bir ilk olandı; yani kendi deyişiyle “ilk ateşi yakan, ilk türküyü söyleyen,ilk aşkı ya da direnişi başlatandı. Müslüman kadınların kesinlikle sahneye çıkmasının yasak olduğu dönemlerden geçen ve tiyatrodan asla vazgeçmemesi sebebiyle bunun karşılığında bedeller ödeyen kadın sanatçı olmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yasakların da kalkmasıyla rahat bir nefes alan Afife Jale turnelere çıkar ve birçok tiyatro sahnesinde yer alır. Ancak yaşadıklarının ağırlığından Balıklı Rum Hastanesi’nde 24 Temmuz 1941’de henüz 39 yaşındayken sessiz sedasız çeker gider, hayata veda eder. Afife Jale anısına İstanbul'da 1996-1997 tiyatro sezonundan beri her yıl “Afife Jale Ödülleri” verilmektedir.
Dünya tarihine adını yazdıran Sabiha Gökçen, Türkiye’nin ilk kadın pilotu, dünyanın ise ilk kadın savaş pilotudur. Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu, Koktebel Yüksek Planör Okulu ve Eskişehir Uçuş Okulu’nda eğitim almıştır. Eğitimlerini tamamladıktan hemen sonra Tunceli Harekatı’na katılan Sabiha Gökçen, dünya tarihinin ilk kadın savaş pilotu unvanını kazanarak Türk Hava Kurumu tarafından İftihar Madalyası almıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevî evladından birisi de olan Gökçen, 1996'da havacılık kariyerinin en büyük ödülünü almıştır. Amerikan Hava Kurmay Koleji'nin mezuniyet töreni için düzenlenen "Kartallar Toplantısı"nın onur konuğu olarak katıldığı Maxwell Hava Üssü'ndeki törende "dünya tarihine adını yazdıran 20 havacıdan biri" seçildi. Bu ödüle layık görülen ilk ve tek kadın havacı oldu. Tüm dünyada “Göklerin Kızı” olarak anılmış ve başarılarıyla, zaferleriyle 88 yaşında hayatına gözlerini kapamıştır. İsmi İstanbul’daki Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’na verilmiştir.
Demir Leydi lakabıyla da tanınan Margaret Thatcher, Birleşik krallığın ilk kadın başbakanıdır. Uyguladığı reformlarla halktan büyük destek görmüştür. Nisan 1982'de Falkland Adaları'nın yönetimini alarak bölgeye asker göndermişlerdi. Attığı adımlarla başarılı sonuçlar alan Demir Leydi İngiltere tarihinde üç kez başbakan seçilen ilk kişi olarak da tarihe geçmiştir. 1979’dan 1990’a kadar görev yapmıştır. Thatcher, dünyanın en güçlü kadınlarından birisiydi. Yüksek işsizlik dönemlerinde John Maynard Keynes'in ekonomik teorilerini reddederken, bunun yerine Chicago ekonomisti Milton Friedman'ın önerilerini kabul etti. Sovyet gazetelerinden birisi inatçı ve katı duruşuyla Thatcher'a 'Demir Leydi' anlamındaki 'Iron Lady' lakabını vermiştir.
Margaret Thatcher, 2007'de İngiliz tarihinde Parlamento Binası'nda bir heykelle yaşarken onurlandırılan ilk eski başbakan oldu. Bu heykel, Avam Kamarası'nın lobisinde Winston Churchill heykelinin tam karşısındadır. 2011'de Thatcher'ın siyasi yükselişini ve düşüşünü konu alarak büyük sükse yaratan biyografik film 'Iron Lady' yani 'Demir Leydi' çekildi. Margaret Thatcher 8 Nisan 2013'te öldüğünde 83 yaşındaydı.
Montgomery'de otobüslerde ilk dört sıra beyaz tenlilere aitti ve siyah tenlilere en arka koltuklar ayrılmıştı. Ortada yer alan değişken statülü koltuklar ise beyaz tenlilerin sıraları dolana kadar siyah tenlilerin de oturabileceği koltuklardı. Beyaz tenlilerin sıraları dolduğunda siyah tenliler oturdukları koltukları boşaltıp daha arkaya geçmek zorundaydılar. Eğer arkada da yer yoksa siyah tenlilerin ayakta durmaları, eğer ayakta duracakları yer de yoksa otobüsten inmeleri gerekmekteydi.
Siyahi kadın terzi olan Rosa Parks, yorgun bir iş çıkışında evine ulaşmak üzere otobüse binerek, değişken koltuklardan birine oturdu ve şoförün kalk uyarısına karşı çıktı. Rosa Parks’ın ayrımcılığa verdiği bu tepkinin ardından 1 yıl boyunca hiçbir siyahi otobüse binmedi. Yapılan eylem 1 yılın sonunda bu uygulamanın kaldırılmasıyla başarıya ulaştı. Rosa Parks bu direnişin sembolü olarak 1999 yılında Times dergisince 20. yy İnsan Hakları Savunucusu seçildi. Parks, 1996 yılında Başkanlık Hürriyet madalyasına daha sonra 1999 yılının başında da, Kongre'nin altın madalyasına hak kazandı. Ayrımcılığın her türlüsüne verilen bu güçlü karşı koyuş günümüze kadar herkese örnek olacak nitelikte tarihe geçmiştir.
Kadınların uğradığı haksızlıklara sessiz kalmak istemeyen Emily Murphy, 1916 yılında Kanada’nın ilk kadın yargıcı oldu. İlk davasında aldığı karar sebebiyle erkek bir avukatın şikayetine karşılık görevinden alındı. Çünkü o dönem Kanada’da insan tanımında kadının yeri yoktu.
Bu olayın ardından kadının adının olmadığı bir ülkede kadınlar “İnsanların Davası” adı altında açtıkları dava ile 1929 yılında kadının insan sayılması kararının alınmasını sağladılar.
İngiliz sosyal reformcu, istatistikçi ve modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale, 1854 yılında Selimiye Kışlası'nda, Kırım Savaşı sırasında yaralı İngiliz askerlerini tedavi ettiği için askerler tarafından “Lambalı Kadın” olarak anılmıştır. Savaşın ardından Londra’da hemşirelik okulu açarak Liyakat nişanına hak kazanan ilk kadın olmuştur. 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü aynı zamanda Florence Nightingale’in doğum günüdür.
Türkiye’nin ilk kadın opera sanatçısı olarak tarihe geçen Semiha Berksoy, ilklerin kadını olarak da tanınır. “Ben kaderimi yaşadığım haksızlıklara rağmen hep hoş karşıladım. Sanatımla baş başa mutlu oldum, çünkü beni sanattan başka hiçbir şey ilgilendirmiyordu.” diyerek sanata olan bağlılığını da dile getirmiştir. Uzun bir sanat yaşamı olmuştur. Semiha Berksoy, 1934 yılında Atatürk’ün daveti üzerine, konservatuardan şan hocası Nimet Vahit ve Nurullah Taşkıran ile birlikte ilk Türk operası olan ‘Özsoy’u oynamak üzere Ankara’ya giderek, Atatürk’ün huzurunda oyununu sergilemiştir. Türkiye, Almanya ve Portekiz'de sahneye çıkmıştır. 1939'da Richard Strauss'un Ariadne Auf Naxos isimli operasındaki Ariadne rolü ile Avrupa'da sahne alan ilk Türk opera sanatçısı olmuştur. 1998'de ise Devlet Sanatçısı unvanı almıştır. 1999'da New York Lincoln Center'da Robert Wilson'ın The Days Before: Death, Destruction and Detroit III isimli operasında opera söylemiştir.
109. yaş gününde ünlü arama motoru Google, Semiha Berksoy için doodle tasarımı hazırladı. Ana sayfalarında 'Semiha Berksoy'un 109. yaş günü' isimli doodle tasarımıyla karşılaşan kullanıcılar ise o güne özel ünlü sanatçıyla ilgili bilgilere tek bir tıkla ulaşabildiler.
Özgün ve üretken yapısıyla tanınan, her zaman sanatın izinde olmayı seçen ve hiç yorulmayan Semiha Berksoy, 2004 yılında, 94 yaşındayken hayatını kaybetti.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü İnsan Hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılır. Günümüzde bile halen kadınlar kendi haklarını almak, toplumlarda eşit haklarına sahip olmak adına savaş vermektedir. Kadınlar bu başarıları ile tarihe geçtikçe, hafızalara kazınmış ve aşamayacakları hiçbir engel olmadığını tüm dünyaya kanıtlamışlardır.