YUNAN MİTOLOJİSİ VE DOĞA TANRIÇASI ARTEMİS EFSANESİ

Yaşamın başından beri insanların, yaşadığı çevreyi ve tanık olduğu doğa olaylarını açıklamak için bir araç olarak kullanılan mitler, hayatı anlamlandırmak için de büyük bir öneme sahip…
YUNAN MİTOLOJİSİ VE  DOĞA TANRIÇASI ARTEMİS EFSANESİ

Yunan mitolojisi ve Doğa Tanrıçası Artemis efsanesini daha yakından tanıyalım.

Yunan Mitolojisi


Yunan Mitolojisi


Yunanlılar, insanlığın yaşadığı veya tanık olduğu hemen hemen her durumu açıklamak için mitleri yarattı. Birçok mitolojik figür, hayatta yapılmaması gereken davranışları, kötü insanların sonlarının nasıl olduğunu ve doğa olaylarını gösteriyordu. Örneğin inanışa göre depremin oluşması, Poseidon’un üç uçlu mızrağını yere çarpmasıyla açıklanıyordu. Güneşin hareketleri, Helios gökyüzünde arabasıyla gezerken gerçekleşiyordu. Tanrı, tanrıça ve kahramanların yaşayışlarını konu edinen hikaye ve öğretiler, Antik Yunan’da evrenin yaratım sürecini ortaya koyuyordu.

Yunan mitolojisi, çoğu Avrupa mitolojisini hatta Yakın Doğu mitolojisini dahi etkilediği için çok değerli. Öyle ki, tüm Yunan tanrıları Romalılar tarafından da kabul edilmiş ve farklı adlar ile sahiplenilmiş durumda… Peki Yunan tanrılarını, diğer insanlardan ayıran özellikler nelerdi?



Tanrı ve Tanrıçalar


Zeus

Yunan mitolojisi tanrıları olağanüstü kabiliyetlere sahipti. Çok büyük olaylar dışında yaralanmaz, hastalanmaz ve ölmezlerdi. Aynı zamanda tanrılar, hayatın içerisinde var olan durumlarla özdeşleşmişti.

Zeus gökyüzü ve hava olayları; Poseidon deniz ve depremler; Hades yer altındaki yaşam; Hephaistos demircilik ve ateş; Ares savaş; Hermes hırsızlık, şifa, yolculuk ve haberleşme; Dionisos şarap ve eğlence; Afrodit aşk ve güzellik; Athena bilgelik ve savaş stratejisi; Hera evlilik, bereket ve aile; Apollon ışık, sanat ve şiir; Artemis ise okçuluk, avcılık, doğa, ay ve doğurganlık ile özdeşleşmişti.

Yunan mitolojisinin en önemli tanrıçalarından olan Artemis’in ilginç hikayesini sizler için derledik.



Tanrıça Artemis



Artemis, antik çağın en saygı duyulan kadın figürünün iddialı ve aktif bir formunu temsil eden tanrıçalarındandı… Leto ve Zeus'un kızı olarak dünyaya gelen Artemis, Apollon'un da ikiziydi. Vahşi doğanın ve hayvanların, avın ve doğurganlığın tanrıçası olan Artemis, taşıdığı özelliklerden dolayı birçok sıfatla onurlandırılmış, Anadolu ve Yunanistan’da yoğun ilgi görmüştü. Ünlü Girit mühürlerinde ve bazı anıtlarda, Artemis’in hayvanlarla beraber olan betimi yer alıyor, bu betimler eski zamanlarla ilgili birçok gizeme ışık tutuyordu.

Artemis’e tapan insanlar, geniş bir coğrafyaya yayılmıştı ve birçoğu farklı dilleri konuşuyordu. Bu doğrultuda Artemis’e birçok farklı isimle hitap edildi. Örneğin Artemis’in Frigya’daki adı, Kybele; Kapadokya’da ise Ma’dı.



Artemis’in Doğuşu



Yunan mitolojisinde Zeus ve Leto’nun birlikteliğiyle Artemis ve Apollon doğdu. Hera, Zeus ve Leto’nun ilişkisini kıskandı ve Phthon’u, Leto’yu takip etmesi için görevlendirdi. Leto için, ”Güneşin doğduğu hiçbir yerde doğuramasın.” dileğinde bulunan Hera, Leto’nun doğum yapmasını engellemek istedi. Bunun üzerine Zeus, Leto’yu bir bıldırcına dönüştürdü ve onun kaçmasına yardımcı oldu.

Poseidon, doğum yapabilmek için tüm dünyayı dolaşan Leto’ya yardım etti. Poseidon üç uçlu mızrağını denize vurdu, denizden yükselttiği Delos Adası’nı ve Leto’yu dalgadan bir kubbeyle koruma altına aldı.

Efsane bu kadarla sınırlı kalmadı; Artemis annesine Apollon’u doğururken yardım etti. Bu olay Artemis’in doğum yapan kadınların koruyucusu rolünün başlangıcı oldu.



Artemis’in Dilekleri


Artemis

Artemis’in dokuz tane dileği vardı. Babası Zeus’tan bu dileklerini yerine getirmesini istedi.

Artemis daima bakire kalmak, çok fazla isme sahip olmak, ‘’Işık veren’’ olmak, bir yay ve oka sahip olmak, dizlerine kadar bir tuniğe sahip olmak, 60 tane okyanus kızından oluşan bir koroya sahip olmak, yardımcı olmaları için 20 peri, dağlara hükmetmek ve kadınlara doğum sancılarında yardım edebilmek istedi.

Zeus bu isteklerin hepsini yerine getirdi; ayrıca kızına gümüş bir yay ve av arkadaşı olması için bir köpek sürüsü hediye etti. Artemis, çocukluğunu avlanma sanatını öğrenerek ve kendisini ormanlarda yaşamaya hazırlayarak geçirdi. Böylelikle Artemis, avcılığın ve vahşi doğanın koruyucu tanrıçası olarak kabul edildi. Sıfatları bu kadarla sınırlı kalmadı… Artemis, genç kadınların, özellikle de tam yetişkinliğe geçişin ve bir eşin sorumluluklarının üstlenilmesinin simgesi oldu.

Artemis, Homeros'un İlyada'sındaki Truva Savaşı'nda, küçük bir rol oynadı ve çoğunlukla 'okçu tanrıça' ve 'vahşi avın tanrıçası’ olarak tanımlandı.



Dünyanın Yedi Harikasından Biri: Artemis Tapınağı


Dünyanın Yedi Harikasından Biri

Artemis’in bir de Efes kentinde tapınak hali, Efes Artemis’i var. Efes Artemis’i verimlilik, bereket ve doğurganlık tanrıçasıydı; belinden omuzlarına kadar birçok göğüsle resmedilmiştir. Efes Artemis’i Efes'te doğu topraklarının ana tanrıçası Kibele ile özdeşleştirilmiştir.

M.Ö. 550 yılında Lidya Kralı Kroisos tarafından Efes’te inşa edilen Artemis Tapınağı, güzelliği nedeniyle antik yazarlarca oldukça ünlüydü. Tapınak tamamen mermerden inşa edilmişti ve içinde birçok sanat eserini barındırıyordu. Tapınak, ünlü Yunan heykeltıraşlar tarafından yapılmış heykellerle, tablolarla, altın ve gümüşle bezenmiş kolonlarla donatılmıştı. Artemis Tapınağı, Efes bölgesinin ekonomik olarak güçlü bir bölgesinde yer alıyordu; tüccarlar ve Anadolu'nun her yerinden yolcular tarafından ziyaret edilmekteydi. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kaldı…


BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

DİJİTALLEŞEN MODA

DİJİTALLEŞEN MODA

Teknoloji artık hayatımızın her alanında var. Dijitalleşen dünya, her sektörde olduğu gibi moda sektöründe de hiç unutulmayacak izler bırakıyor.
SAATİN TARİHİ YOLCULUĞU

SAATİN TARİHİ YOLCULUĞU

Zaman kavramı eski uygarlıkların başlangıcından beri hayatın içinde… Nasıl mı?
MÜZİĞİN RİTMİNİ DERİNDEN HİSSETMEK İSTEYENLERİN FAVORİSİ: CAZ

MÜZİĞİN RİTMİNİ DERİNDEN HİSSETMEK İSTEYENLERİN FAVORİSİ: CAZ

Tarihsel olarak uzun bir geçmişe sahip olan caz müziğinin, Batı Afrika ve Avrupa müzik gelenekleri üzerine kurulduğu düşünülür.